Okumakta olduğunuz yazı ile ilgili bir davanız varsa, bu konuda uzman bir avukatın profesyonel yardımından faydalanmanızı şiddetle tavsiye ederiz. Bizimle iletişime geçmek veya avukatımız bilgi almak için onur@cbthukuk.net adresine mail atabilir veya 0532 663 86 93 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz.
MEŞRU (MÜDAFAA) SAVUNMA NEDİR?
Meşru müdafaada sınırın aşılması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (“TCK”) 27/2 maddesinde; “meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.” denilmesi suretiyle ele alınmaktadır.
Meşru müdafaanın hukuka uygunluk sebebi olabilmesi için birtakım şartları taşıması gerekmektedir. Bu şartları ise şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Bir saldırının bulunması,
- Saldırının haksız olması,
- Saldırının bir hakka yönelik olması,
- Saldırının halen mevcut olması.
- Savunmada zorunluluk bulunması,
- Saldırı ile savunma arasında oran bulunması,
- Savunmanın saldırıya ve saldırana karşı yapılması.
Saldırı ile savunma arasında bulunması gereken orantılılık ilkesi araçlar ve yararlar olarak olmak üzere iki bakımdan incelenmektedir. Saldırana karşı aracın ölçülü kullanılmaması ya da savunulan meşru hak ve yarar korunurken daha mühim bir hakkın zarara uğratılması halinde meşru savunmada sınırın aşılması söz konusu olmaktadır. Bahsi geçen koşullara göre meşru müdafaada “ölçülülük” olması gerektiği aşikardır. Şu halde meşru savunmada sınırın aşılsa da savunmayı meşru kabul ederek faile ceza verilmemesi halini uygulayabilmek için aşağıda sayacağımız şartlar gerçekleşmiş olmalıdır:
- Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,
- Saldırıya ilişkin koşulların var olması,
- Savunmaya ilişkin koşullardan “ölçülülük” şartının, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,
- “Sınırın aşılmasının” mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi.
- Şartlar değerlendirildiğinde, kişinin, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü korku, heyecan ve telaş dolayısıyla davranışlarını kontrol edebilme yeteneği ortadan kalkacağından, meşru müdafaada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilmektedir. Dolayısıyla belirleyici olan husus, maruz kalınan saldırının kişiyi içine düşürdüğü psikolojik durumun değerlendirilmesi olmaktadır.